Kareye aldığın kedi halleri öyle güzel ki sanki derin derin düşünüyorlar.., insanlar gibi.. Ellerine ruhuna sağlık. Yalnız bunlar hem puf hem de köşe yastığı niyetine.., Sakız ın renkleri ve kendi de çok güzel. Sana huzur dolu.., dingin bir pazar akşamüstüsü dileklerim ve sevgilerim ile..,
Teşekkürler can Bibum! Kedilerden öğrenecek daha ne çok şeyimiz var! Maaile sevgimizi yolluyoruz sana! İyi pazarlar!
Adsız dedi ki…
Karakedilerim olmuştur hep, evde değil ama. Dışarıda. Ve ben onları hep uğurlu saymışımdır. Evde hayvan besleyemiyorum artık. Bir kaç köpek dostumuz yaşam seyirlerini bizimle tamamladıktan sorna artık vazgeçtim. Ama karakedileri gördüğüm yerde bir selam çakıyorum kendilerine. Bana hep uğur getirdiler diye...Ama hepsi ayrı güzeller. Hallerini çok çizesim ve boyayasım var... Sevgiyle, Petek
Sevgili Ebruli kedi, Ben de seninle aynı şeyleri hissediyorum. Özellikle de kara kedilere bir çekimim var benim de. Bizim fotoğrafta gördüğün "kedilerimiz" bizim değil aslında:) onlar kendilerinin(her kedi biraz öyle sanırsam...). Bahçede ve balkonda besliyoruz onları, kucak açıp sevgimizi veriyoruz ama onlar gitmekte özgür, bizi sevip sevmemekte özgür...bence hayvanlarla bu şekilde haşır neşir olmalıyız. Uzun yıllar hertürlü hayvanı (kedi, köpek, kuş, balık) evde beslemiş biri olarak, en doğrusu budur diye düşünüyorum. Bağla(n)madan, bağ kurabilmek, hayvanları bize öğretisi bu belki de...
Herşey ne hızlı değişiyor. Artık mevsimler birbirini kovalamıyor. Bir gün sonbaharı bekleyeceğim kimin aklına gelir di? Ve bugün, yılın son ayına yaklaşırken, beklediğim sonbahar az da olsa uğradı bahçeme. Gümbür gümbür bir yağmur ve düştüğü anda toprağa yayılan kokusu ile. Hiç bu kadar kurak olmamıştı İzmir. Bu yüzden çoşku ve aşkla karşılandı. Günlerce yağsın istediğim, içimi sakinleştiren, ve beni kendime döndüren yağmuru izlerken, sarı gagalı siyah bir kuşla göz göze geldik ve bakıştık ansızlıkta. Tüylerinde parlayan yağmur damlaları ve siyahlığın içinde gözalan sapsarı minik gagası ile, bir kaç dakikalığına hareketesiz kaldı ve sonra kendi yoluna doğru adım attı. Ben ise merakla google'a sarıldım ve aradığım kuşun "karatavuk" olduğunu öğrendim. Memnun oldum tanıştığımıza. Yine karşılaşmak umuduyla....belki başka bir sonbahar yağmurunda...
Hellen Keller'in ismini duymuşmuydunuz hiç? Bebekken geçirdiği bir hastalık sonucu kör, sağır ve dilsiz kalan, ama herşeye rağmen bir pedagog olmayı başarmış, o muhteşem kadın. Sadece tenin duyumları ile algılanan ve yaşanan bir hayat. Bazen kendimi buna çok yakın bir varoluşta hissediyorum. Ve şu an içinde yaşadığımız bu dünyada, bu şekilde yaşamak, her gün daha da zor ve acı verici geliyor bana. Her insanın ağır basan bir duyusu var. Kimisi daha görsel, kimisi daha işitsel, kimisi de benim gibi daha dokunsal. Hiçbiri bir diğerinden daha üstün ve özel değil. Peki ne demek dünyayı dokunsal ağırlıklı algılamak ve yaşamak? Bir ortama girdiğinde, o ortamdaki görünen ya da görünmeyen herşeyi ilk önce bedeninde hissetmek demek. Titreşimleri, akımları, mekanın ayak tabanlarının aracılığı ile bedenine dokunuşunu, ve hatta diğer canlıların duygularını ve düşüncelerini bedeninde hissetmek demek. Diğer insanları mimiklerinden, hareketlerinden, duruşlarından algılamak demek. Onlarla iletişime...
Büyülü ve hızlı geçen bir 25 Temmuz'un ardından balayı için seçtiğimiz Karadeniz yaylaları, bize yepyeni bir dünyanın kapılarını açtı...Doğayı ölesiye seven bizler için sanki "Cennet" gezegenine yapılan sonsuz bir yolculuktu Karadeniz yolculuğumuz. O kadar çok güzel "an" vardı ki, aralarından seçip sizlerle paylaşmak biraz zor oldu:) Sevgili Hasan'ın bizim için tasarladığı t-shirtlerimizle yola koyulduk ve ilk durağımız olan Trabzon Teknik Üniversitesinin dinlenme tesislerindeki müthiş bitki örtüsüne hayran kaldık. Bir gece konakladığımız bu bakımlı tesisten ayrılırken, bizleri bekleyen muhteşem doğanın sadece başlangıcını görebilmiştik. Araba kiralayarak ikinci durağımız olan Sümela Manastırına doğru yola koyulduk. Bir süre sonra araba yolu tükendi, biz de eski rahip ve rahibelerin yolundan manastırın kurulu olduğu kayalığa doğru yayan tırmanışa geçtik. Yolda giderken bizi bekleyen sürprizleri de es geçmedik. Kayaların içindeki heybetli man...
Yorumlar
Kareye aldığın kedi halleri öyle güzel ki sanki derin derin düşünüyorlar.., insanlar gibi..
Ellerine ruhuna sağlık.
Yalnız bunlar hem puf hem de köşe yastığı niyetine.., Sakız ın renkleri ve kendi de çok güzel.
Sana huzur dolu.., dingin bir pazar akşamüstüsü dileklerim ve sevgilerim ile..,
Kedilerden öğrenecek daha ne çok şeyimiz var! Maaile sevgimizi yolluyoruz sana! İyi pazarlar!
Sevgiyle,
Petek
Ben de seninle aynı şeyleri hissediyorum. Özellikle de kara kedilere bir çekimim var benim de. Bizim fotoğrafta gördüğün "kedilerimiz" bizim değil aslında:) onlar kendilerinin(her kedi biraz öyle sanırsam...). Bahçede ve balkonda besliyoruz onları, kucak açıp sevgimizi veriyoruz ama onlar gitmekte özgür, bizi sevip sevmemekte özgür...bence hayvanlarla bu şekilde haşır neşir olmalıyız. Uzun yıllar hertürlü hayvanı (kedi, köpek, kuş, balık) evde beslemiş biri olarak, en doğrusu budur diye düşünüyorum. Bağla(n)madan, bağ kurabilmek, hayvanları bize öğretisi bu belki de...
Resimlerini merak ettim çok:)
Seviyle...
:-)