Kayıtlar

Mayıs, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Just a moment

Every day, God gives us, as well as the sun,a moment when it is possible to change anything that is causing us unhappiness.The magic moment is the moment when a “yes” or a “no” can change our whole existence. Every day, we try to pretend that we do not see that moment, that it does not exist,that today is the same as yesterday and that tomorrow will be the same too. However, anyone who pays close attention to his day will discover the magic moment. It might be hidden in the instant that we put the key in the door in the morning, in the moment of silence after supper,in the thousand and one things that appear to us to be the same.This moment exists, a moment in which all the strength of the stars flows through us and allows us to perform miracles. Paulo Coelho By the river Piedra I sat Down and Wept

Kapının ardındaki

Resim
Güneşli bir günde, kapalı kapıların ardında nice hayat Kimisi balkondan sızar, mis kokulu çamaşırlar serilirken iplere Kimisi pencereden uzatır merakını, 19 Mayıs bandosunu izlemeye Kendi kapımın ardından ise, egzotik bir müzik sesi karşırır martıların kanat çırpışına Deniz minik kıpırtılarla eşlik ederken kalp atışlarıma Uzaktadır artık, kapılar kapanınca hayatımdan gidenler Yakındadır yeni açılan kapıların önünde beni bekleyenler... Sessiz benliğim Yıllardır açılmamış bir kapının önünde duruyor şimdi Efes'in koruyucuları ardında uyuyor belki Kapının önünde ve arkasındaki Göremese de henüz birbirini Dilsiz ruhum biliyor tüm gerçeği...

Kendini...

Resim
Taşın ve gögün arasında Dikey ve yatayın uzamında Canlı ve ölünün Eski ve yeninin Sonlu ve sonsuzun Sürekli yer değiştirdiği topraklarda Buldu kendini... Ne özlem, ne yalnızlık, Ne acı, ne de korkuydu artık... Eski bir taş evin çatısından Sonsuzluğa savrulan kuzgun kadar Hür Camı olmayan dev oyukların Yıldızlara kavuşumu kadar Dolaysız Toprakla suyun Ağaçla göğün Rüzgarla kuşun Hep yanyana oluşu gibi Bütün... 17.05.2008, Efes İonya

Enjoy the Ride

Shut the gates and sunset After that you can't get out You can see the bigger picture Find out what it’s all about You're open to the skyline You won't want to go back home In a garden full of angels You will never be alone But oh the road is long The stones that you are walking on Have gone With the moonlight to guide you Feel the joy of being alive The day that you stop running Is the day that you arrive And the night that you got locked in Was the time to decide Stop chasing shadows Just enjoy the ride If you close the door to your house Don't let anybody in It's a room that's full of nothing All that underneath your skin Face against the window You can't watch it fade to grey And you'll never catch the fickle wind If you choose to stay But oh the road is long The stones that you are walking on Have gone With the moonlight to guide you Feel the joy of being alive The day that you stop running Is the day that you arrive And the night that you got locke

...

Bir zamanlar, parlak tüyleri, rengarenk kanatları olan bir kuş varmış. Uzun lafın kısası, bakanları neşeye boğarak göklerde özgürce uçmak için yaratılmış bir hayvanmış. Günün birinde kadının biri kuşu görüp ona kapılmış. Ağzı hayranlıktan bir karış açık olarak, kalbi deli gibi çarparak, gözleri heyecandan parlayarak kuşun uçuşunu seyretmiş. Kuş onu yanına çağırmış ve ikisi birlikte nefis bir uyumla uçmuşlar. Kadın kuşa tapıyor, onu kutsal sayıyor, yüceltiyormuş. Ama günün birinde düşünmüş kadın: "Belki de uzak dağları keşfetmek ister?" Korkuya kapılmış. Aynı duyguyu başka bir kuşla yaşayamayacağından kormuş. Ve kıskanmış-kuşun uçabilme yeteneğini kıskanmış. Kendini yalnız hissetmiş. "Ona bir tuzak kurayım," diye geçirmiş içinden. "Bir dahaki sefer, kuş tekrar gelirse, artık gidemesin." Kadın kadar aşık olan kuş, ertesi gün tekrar sevgilisini görmeye gelmiş. Ne var ki tuzağa düşmüş ve kafese hapsedilmiş. Kadın her gün gelip, kuşu seyrediyormuş. Vurgunmuş on