Kayıtlar

Ağustos, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Vitality

Vitality shows not only in the ability to persist, but the ability to start over. F. Scott Fitzgerald

finish çizgisine doğru son adımlar

Nasıl geçti diye sordular beni merak etmiş olanlar. Düşündüm ve bulamadım cevabını. Ne hissettiğimi anlayamadım bir türlü. Bir yandan "we found your defense satisfactory" diyen Andreas'ın sesi çınlarken kulaklarımda, öte yandan da juri boyunca gelen eleştirileri düşündüm. İki saatlik bir juri önünde yazdıklarını savunmak zorunda bırakılmamın stresi ve, soruları algılamaya ve cevaplamaya yoğunlaşmış bir beynin yorgunluğu altında, boş bakan bir yüzle çıktım juriden. Birkaç düzeltme verdikten sonra beni tebrik eden juri üyeleri, güle oynaya yanımdan geçerken, ben şaşkın ve solgun bir yüzle baktım, beni merdivenlerde bekleyen Funda'ya. Hiçbir his yoktu içimde...Ne hayal ettiğim bir sevinç, ne de kortuğum bir hüzün. İlginç dedim içimden, hiç böyle ummamıştım sonu. Finish çizgisini henüz tam aşmış değilim ama kazanacağımın kesin olduğunu yeni öğrendiğim bir koşuda, son yorgun adımları atıyorum. Düzeltmeler ve son rötüşlardan sonra, "doktor" ünvanını verecekler ba

ek

Dünki blog esintimin nedenlerinden biri de bugün biten, bitmesine izin verdiğim, Tezim idi:) Tez bitti iyi de, şimdi ne olacak?(bu soruyu bana çok sordular) Bilindik bir muamma:) Ne olursa olsun önce ben GİDİYORUM deniz kenarına, başka hayatlara, başka insanlara:) Dönünce görüşmek üzere...
Bazı şeyler biter. Bitmesi hayatın akışıdır. Ama bizler çoğu zaman bir alışkanlığın esiri olur ve içimizde çoktan bitmiş olan şeyleri, sanki hiç bitmemiş, sonlanmamış muamelesi yapmaya pek hevesli oluruz. İlişkiler buna güzel bir örnektir. Bazılarının bitmesi gerekir. Yeni kapıların açılması, yeni bir doğuşun var olabilmesi için. Biterken izin vermek gerekir, hoyratca sarılmak yerine. Sevgiyle ve anlayışla bırakabilmek gerekir biten ve giden şeyleri..gitmesine izin vermek..sevgidir çoğu zaman... Hayatımdan gidenlere ve hayatlarından gittiklerime, koca bir teşekkür, doğru zamanda ve mekanda hayatımda bulundukları ve içsel yolculuğumda bana ışık tutukları için....

Gün batımım

Resim
Balkonumdan gün batımını çok seviyorum....

Gülümşeyiş

6 yıl önce yazdığım yazılar geçti elime. Sürrealist bir biçimde anın içindeki detayları yakalamayı ne çok seviyormuşum meğer. Eski Fulya ve şimdiki Fulya arasında pek çok şey geçti ama bazı şeylerin aynı kaldığı kesin.. Vakit buldukça bu yazıları paylaşacağım sizlerle..işte tarihte bir yolculuk! 13-05-2000 Batıkent Yolunda Nedenini bilmek istemediğim bir kıpırtı, gözlerimi pencerenin dışında akan kar tanelerine çevirttirdi. Biraz dikkatlice bakınca, rüzgârda savrulan taneciklerin ilkbaharın sıcak ve iç gıdıklayıcı polenleri olduğunu gördüm. Oysa daha dün gibiydi, yalnızca sokak lambalarında yakalayabildiğim kar taneleri. Zamanın akışını fark etmeden yaşamak acı verdi bana. Bir kış rüzgârı edasıyla ağaçları dans ettiren rüzgâr, ılık bir gökkuşağının altından gelen mis kokulu baharın habercisiydi oysaki. Yıkık dökük ve melodisi hiç dinlemediğim Japon müziklerini andıran 60 model bir otobüse binmek için terk ettim, zamanın uğramadığı evimi. Ceketleri tozla kaplı yanık tenli adamların, ve

İllüzyonların anımsanışı

Teşekkürler Nilü "Ben kötülük görmüyorum ve kötülüğe inanmıyorum. Ben korkunun varlığına inanıyorum ve insanları başkalarına sevgisizce davranmaya iten şeyin korku olduğuna inanıyorum. Doğmuş olan hiçbir kimse yoktur ki içinde sevgi bulunmasın. Hiçkimse. Fakat korku sevgiyi bulut gibi örter ve sevecen olmayın der, çünkü sevecek olursanız, incinmeye açık olursanız birisi sizi incitecektir.Eğer bu incinmeyi yalnızca incinme olarak kabul edebilirseniz ve bütün hayatınızı incitilmeden, acıdan kaçarak geçirmeye çalışmassanız, farkına varacaksınız ki dünyanız tümüyle değişiyor. Bırakın sizi incitsinler. Herhangi biriniz bu yüzden öldünüz mü? Hepiniz incitildiniz, bitip tükenmezcesine çok kez incitildiniz, ama hala buradasınız, hala canlısınız ve iyi durumdasınız. Öyleyse bu korkunç şey size ne yaptı ki? Kaçıp kurtulmaya çalıştışınız acı ve ıstırap korkusu yalnızca bir hayalettir. Keder olmadıkça siz sevinç de duyamassınız, onlar aynı dünyanın iki yüzüdürler

Merci Başak et Scott

Resim
Je vous remercie pour les jolies souvenirs imprimées dans ma memoire pour toujours. Le vent fera craquer les branches La brume viendra dans sa robe blanche Y aura des feuilles partout Couchées sur les cailloux Octobre tiendra sa revanche Le soleil sortira à peine Nos corps se cacheront sous des bouts de laine Perdue dans tes foulards Tu croiseras le soir Octobre endormi aux fontaines Il y aura certainement, Sur les tables en fer blanc Quelques vases vides et qui traînent Et des nuages pris aux antennes Je t'offrirai des fleurs Et des nappes en couleurs Pour ne pas qu'Octobre nous prenne On ira tout en haut des collines Regarder tout ce qu'Octobre illumine Mes mains sur tes cheveux Des écharpes pour deux Devant le monde qui s'incline Certainement appuyés sur des bancs Il y aura quelques hommes qui se souviennent Et des nuages pris aux antennes Je t'offrirai des fleurs Et des nappes en couleurs Pour ne pas qu'Octobre nous prenne Et sans doute on verra apparaître Q