Kayıtlar

Ocak, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

En sevdiğim yazardan...

Resim
Yılın her ayrı günü yalnızca bir tek kişiye sunulmuş bir armağandır-en mutlu olana. Öteki insanlar onun gününü kullanırlar, güneşin keyfini çıkarır ya da yağmurdan yakınırlar, ama günün asıl sahibinin kim olduğunu bilmezler hiçbir zaman; o talihli kişi ise onların bu cehaletinden büyük zevk alır, çok eğlenir. İnsan hangi günün kendisine nasip olacağını tam bilemez, hangi önemsiz ayrıntıyı ömür boyu unutmayacağını da: su kıyısındaki bir duvarın üstünde titreşen yansımış gün ışığı mı, bir çınar yaprağının döne döne yere düşüşü mü? Zaten çoğu kez, yalnızca geriye baktığında kavrar o günün kendisine ait olduğunu, takvimin yaprağını koparıp, buruşturup masanın altına attıktan, üstündeki rakamı unuttuktan çok çok sonra anlar. Vladimir Nabokov Bir Gün Batımının Ayrıntıları s.295 Photo : Yedi Göller 2003

Stability

"Remember that there is nothing stable in human affairs; therefore avoid undue elation in prosperity, or undue depression in adversity." Socrates (469 BC - 399 BC)

Bir kafa öpücünün not defteri

Resim
Bugün hava güneşli ve serin.Cam gibi bir serinlik var.Ve aynı zamanda da temizlik. Yolda yürürken sinir uçların donuyor ama acıtmıyor canını. Burnuna çektiğin hava, ciğerlerine bir kütle halinde iniyor sanki. Havayı yutmak deyimine uyarcasına. Bölümün hemen girişindeki odama bugün 2 kedi ziyaretci geldi, birbirinden güzel ve mırnavv iki tüy yumağı. Dişi olanı epey gevezeydi, ben sevdikce miyavladı. Açtı besbelli ama benim ona verecek sevginin dışında bişeyim yoktu. Arkadaşlarımın bana taktıkları lakab geldi aklıma: Kafa Öpücü. Ne zaman bir hayvan görsem kafasını öpmek isterim çünkü. Şaka diil gerçekten dayanamam, hangi hayvan olursa olsun, çoğu kimseye en iğrenç görünenin bile kafasına dokunmak ve öpmek isterim...nasıl bir iç güdü bu bilemiyorum. Eskiden hayvanlarla ilgili bir işim vardı besbelli. Belki de hayvanların dilini konuşan bir kızılderiliydim:) Belki de bu yüzden, vejetaryen bu kadar rahat olabildim. Çocukluğumda yerken hiç de zevk almadığım eti , belli bir bilince gelince, s

Feelings

"We have to become more conscious of our feeling-world. By learning to identify the ‘emotional baggage’ and manage our feeling-world reactions, we can view life based on current information instead of being held captive by our past." Doc Childre

Su

Hoşuma gitti mail listesine gelen bu yazı... Şu sıralar bulanık bir su iken, pes etmemeyi hatırlattı bana... SU DA YORULUR. Ayaklarimi dermansız kılan sey neydi? Hareket ettirmeyen. Adım attırmayan. Öz degerimi düşüren. Özgüvenimi aşağı ceken. Düşüncelerin dedi. Korkuların. Olumsuz düşüncelerin. Bir daha olmayacak diye fısıldayan. Bu son diyen. Hepsi aynı. Her şey aynı. Uğraşmak bosuna. Anlamı yok diyen. Bunlar tüketiyor seni. Bir amaç yoksa devinim de yoktur. Anlamı olmayansa amaç degildir. Onu niçin yapman gerektiğine ilişkin hatırı sayılır ve ikna olacağın bir anlam. İhtiyacın olan bu. Ne zamandir yanimdaymis. Konusunca fark ettim. O konusunca ona yoneldim. Dusuncelerimle bogusmaktaydim. Sabah kalktigimda yorgundum. Bedenim butunlukten yoksundu. Kollarim, bacaklarim, basim hepsi kendi basina buyruk gibiydiler. Birisi devinmek istiyor digeri uyusmak sanki. Hepsi baska bir yone yonelmis. Komutadan yoksun askerler gibi. Dogru der gibi basini salladi. Eger emrin altindakilere bir harita

Forgiveness

I thank deeply today to my intuitive "self" who helped me to see my past blockages and let them go...writing surely helped in that. Here is a beautiful quote that found me again, just at the right moment:) It is one of the most fundamental things to understand. People ordinarily think that forgiveness is for those who are worthy of it, who deserve it. But if somebody deserves, is worthy of forgiveness, it is not much of a forgiveness. You are not doing anything on your part; he deserves it. You are not really being love and compassion. Your forgiveness will be authentic only when even those who don't deserve it receive it. It is not a question of whether a person is worthy or not. The question is whether your heart is ready or not. I am reminded of one of the most significant woman mystics, Rabiya al-Adabiya, a Sufi woman who was known for her very eccentric behavior. But in all her eccentric behavior there was a great insight. Once, another Sufi mystic Hasan was stayin

Test

If you are bored and want to take an informative break, here is a good one! Honestly I am quite surprised by the outcome of mine: INFJ Enjoy it! http://www.humanmetrics.com/cgi-win/JTypes1.htm
Resim
"Sadece sevgiyi yaşayarak korkularınızı atlatamazsınız. Korkuyla, onu kabullenerek ve bütünüyle deneyimleyerek uğraşmalısınız". Strephon Kaplan Williams Gizli Benliğiniz, Tracey Marks, s115 Foto: Harleem, Hollanda, 2001

Life is action from the beginning to the end

I do not know if you have noticed in the morning, high up in the sky, the big vultures, the big birds, flying without a movement of their wings, flying by the current of the air, silently moving. That is action. And also the worm under the earth, eating—that too is activity, that is also action. So also is it action when a politician gets up on the platform and says nothing, or when a person writes, reads, or makes a statue out of marble. That is also action when a man, who has a family, goes to the office for the next forty years, day after day, doing drudgery work without much meaning, wasting his life endlessly about nothing! All that a scientist, an artist, a musician, a speaker does—that too is action. Life is action from the beginning to the end; the whole movement is action. Khrishnamurti Collected Works, Vol. XV - 344

Kendi kendime

İçimde bir yerde sıkışıp kalmış bir ilham, bir tutku bir heyecan var...ama o kadar derinlerde, o kadar silik, ve o kadar şekilsiz ki...varlığını sadece HİSSETTİRİYOR...bir türlü şekle bürünüp, somutlaşıp çıkamıyor ortaya..sadece, bazen bana bakan insanlar gözlerimin içinde onu görebiliyor ve o ışığa çekiliyorlar.. Ben de aynaya bakıp aynı ışığı görmeye çalışıyorum, ama uzun süre aynaya bakınca yok oluyor insan... Yeni yılın bu ilk günlerinde şunu düşündüm: Sabah kalkınca, yaşama sevinci, herhangi bir işi zevkle, tutkuyla yapmak için duyulan heyecan, kendini yokoluncaya kadar verecegin bir kayboluş/varoluş yoksa içimde..o zaman yaşamıyorum gerçekte...ölüyüm ben yaşayan...yeniden doğmak için çabalayan...Sürekli ölüp doğuyorum aslında...ama bazen ölü devreler uzun geçiyor...nadasa bırakılan toprakta filizler geç çıkıyor... oturup beklemekle olmuyor, yoksa oluyor mu? Bilmiyorum... Kendi kendime yim hayatta, Kendi kendime konuşuyor, Kendi kendimi keşfediyorum... Her geçen gün Doğmayı bekl