Kayıtlar

Aralık, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni BİR yıl

Resim
BİRlikte, yeni yılı, yaşam sevinci, çoşku ve sevgiyle karşılamak dileğiyle ... Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte. Ne diye bu direnme böyle, ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye? Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İkisi de senin elin, ikiside, peki, kutlu ne, kutsuz ne? Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. Başımız da tek, aklımız da tek. Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye? Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye? Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, insanlara karıl, insanlara, insanlarla bir ol. İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane. Erkek arsla

Rüyalarımda

Resim
Sevgili Uzay'ın Sana verdiği "tek şey" her an gidecekmiş hissidir . başlıklı güzel yazısını okuduktan (bkz Link) sonra, raftaki kitapların üstüne sıkıştırmış olduğum eski yazılarımı tekrar hatırladım...işte onlardan biri... Rüyalarımda, pencereden beni izleyen boş odaların, yırtık duvar kağıtları dökülüyordu gerçeğe. Biz gerçektekiler, onları kuru yapraklar sanıp, ağaçlarını özgürce terk edişlerine imreniyorduk belki de... Rüyalarımda, çürük merdivenlerin kırılan son basamağından boşluğa düşmeden önce, beni izleyen aynadaki kıza bakıyordum hep. Biz gerçektekiler, aynadakinin kendimiz olduğunu sanarak konuşuyorduk duyulmayan sesimizle, kendi kendimizi duyabilmek için. Rüyalarımda, ansızın etrafı saran mavi dalgaların, uzaklaştıkça yakınlaşan kulaçlarıma engel oluşunu izliyordum hep. Biz gerçektekiler, zamanın uzak ve yakının arasındaki bir yer olduğunu zannedip, kumsaatine hapsolmuş kumların birbiri ardına akmasına inanıyorduk hep. Rüyalarımda hiç görmediğiklerimin, beni g

sand

Art...

Resim
In your light I learn how to love. In your beauty, how to make poems. You dance inside my chest, where no one sees you, but sometimes I do, and that sight becomes this art. Excerpts from The Essential Rumi, translations by Coleman Barks with John Moyne, 1995 Photo: Ralph Eugene Meatyard, Untitled, 1958

Istanbul'da (2)

Resim
Prenses Tara Mutluluğun Bin Budası Moğol Devletinde saygın bir Kadın Bilgeliğin 1000 sayfada kusursuzlaştırılması Kısacık bir geziye bir sürü şey sığdırmanın mutluluğu ile: Sabancı Müzesindeki Cengiz Kaan ve Mirasçıları: Büyük Moğol İmparatorluğu başlıklı sergiden izler...

İstanbul'da (1)

Resim
Bir Seminer için gittiğim Istanbul Teknik Üniversitesinin Taşkışla'daki binasına aşık oldum... Daha içeri girer girmez tarihin içine adım attığın, eskiden askeri hastane olarak kullanılmış bu bina, hem kasvetli, hem de yüce bir enerjiyle kucaklayıveriyor konuklarını. Okul dediğin böyle olur hissi yaratan binalardan sizin anlayacağınız...

İyi ki Doğdun Havucum:)

Resim
Canım dostum Emine , iyi ki doğdun, renklere renk kattın! Böylesine güzel bir günde (12.12) hayatımıza armağan oldun! Yaşam sevincin hiç eksik olmasın:)

Attitude

You cannot control what happens to you, but you can control your attitude toward what happens to you, and in that, you will be mastering change rather than allowing it to master you. Brian Tracy

Eskilerden...

Resim
22-24 Mayıs 2003 Venedik Yaşlı bir beynin birbirine bağlı hücreleri gibi, daracık sokakların kanallar üzerine ağ ördüğü dantel şehir Venedik'teyim. Güneşin taş sokakları cayır cayır parlattığı, binbir çeşit maskenin etrafa şekil şekil mimik ile baktığı, kendini sokakların gizli yönüne kaptırmış yabancıların, aheste aheste güne başladığı saatlerde, eski bir kafenin daracık bir sokağa odaklanmış penceresinde, rokalı sandwiç, limon çayı ve gelip geçenlerin durmamaksızlığı eşliğinde, düşüncelere dalıyorum. Kırmızı boyaları aşınmış yüzyıllık evler, balkonlarından sundukları parlak çiçekleriyle, yaşlılıklarını pembe bir rujla örtbas etmeye çalışan kokana kadınlar gibi, gevezelik yapıyorlar yüz yüze. Bazıları öpüşürcesine kafa kafaya yaslanmış, sokağın bittiğini sandığın, ama hiç bitmeyen ve sürekli başka sokaklara açılan üçgenimsi sonunda. Mavi-beyaz çizgili T-shirt leri, hasır şapkaları ve siyah pantalonları ile, yanık tenlerinin altından yeşil yeşil bakan gondolcuların çapkın bakışları

World

The world is a great mirror. It reflects back to you what you are. If you are loving, if you are friendly, if you are helpful, the world will prove loving and friendly and helpful to you. The world is what you are. Thomas Dreier

Aloneness

Most of us are never alone. You may withdraw into the mountains and live as a recluse, but when you are physically by yourself, you will have with you all your ideas, your experiences, your traditions, your knowledge of what has been. The Christian monk in a monastery cell is not alone; he is with his conceptual Jesus, with his theology, with the beliefs and dogmas of his particular conditioning. Similarly, the sannyasi in India who withdraws from the world and lives in isolation is not alone, for he too lives with his memories. I am talking of an aloneness in which the mind is totally free from the past, and only such a mind is virtuous, for only in this aloneness is there innocence. Perhaps you will say, "That is too much to ask. One cannot live like that in this chaotic world, where one has to go to the office every day, earn a livelihood, bear children, endure the nagging of one's wife or husband, and all the rest of it." But I think what is being said is directly rel

1

Resim
Her zaman biricik kalacak Puspusum, dün gece rüyamda beni ziyaret ettiğin için teşekkür ederim...her nerdeysen mutlu olman tek isteğim...bu dünyayı terk edişinin birinci yılı dolmuş bile...bu bloga vesile olan sensin, tam da bir yıl önce...nerede olursan ol hep benimlesin....kalbimde...