Sakinliğin içinden
Mezuniyet sergileri ve notların teslim edilmesi derken, bir dönem daha bitti. Bu sabah erkenden geldiğim ofisimde sabahın ılık rüzgarı içeri girdi. Binada henüz kimse yok. Ben de yalnızlığın tadını çıkarıyorum, Armand Amar müzikleri eşliğinde. Birkaç gündür kendime daha çok vakit ayırabilmenin sevincinde, eskiden beri buraya yazdıklarıma bakıyorum. Ne çok anıyı kaydetmişim bu bloğa. Tatlı ve acıyı harmanlayıp içimdeki süzgeçten geçirip, özüme öğrettiklerini yazmışım. Ne çok insanla tanışmış ve birbirimize iz bırakmışız. Kaç kere kendimin dışındaki bir güç eşlik etmiş yazdıklarıma. Hayat beni nerelerden nerelere sürüklemiş, hiç ummadığım anlarda ve kediler hep eşlik etmiş tüm zamanlarıma... Arada tüm blog yazarlarının durup kendi sayfalarına bakmasını öneririm. Hayrete düşebilir, geçmişte yazdığınız bir sözün bugüne etkisini görebilir, hiç değişmeyen özünüzü daha iyi farkedebilir ve önemlisi de herşeyin kendi yaratımınızdan ibaret olduğunu idrak edebilirsiniz. Resim: Juli Cady Rya...