Zaman
Derse girmeme yarım saat kala, uğrayasım geldi bloğuma. Hava güneşli ama serin tıpkı değişen ruh hallerim gibi. Yine de epeydir içimde sabit olan bir düşünce/his/biliş var. Hayatın beni sürüklemesine ne kadar izin vermeliyim sorusu bu. Bu sabah okuldaki aheste asansörün içindeki aynada kendime baktığımda yankılanan bir soru. Bu kadar koşuşturma, bu kadar fazla aktiviteye bölünme neden? Nedir kovaladığım, tatmin olmadığım, yetinmediğim? Nedir bana dar gelen, ya da kaçırmaktan korktuğum? Neden işimin ve uğraşlarımın beni bölüp parçalamasına izin veriyorum? Sevmediğimden değil, çok seviyorum işimi, öğrencilerimi, iş arkadaşlarımı, çalıştığım ortamı, hobilerimi, ama neden bu kadar çok şeyi aynı anda yaparken buluyorum kendimi? Neden ajandamda her sayfa dolup taşıyor, neden bir ajandam var? Yaptıklarım çok mu vazgeçilmez? Neden daha fazla yerine, daha az olmasın hayatım? Az ve öz, sindire sindire yaşamak istiyorum herşeyi. O aktiviteden bu aktiviteye, o kurstan bu kursa, o işten bu işe ko...