Yolcu...
Hani bazı günler, kafanın içinde yorulduğun bir an gelir de, sessize oturursun bir köşeye. O köşe ister oturma odandaki bir koltuğun köşesi olsun, ister balkonundan ufka açılan bir köşe, farketmez. Önemli olan oturmaktır orada sessizce. Ve yaşamın tüm hallerini gözlemlemek. Önce kendinle başlarsın, halden hale akan duyguların ve düşüncelerin arasında, sessizce kalırsın, ve gözlemlersin. Sonra belki çevrendekilere bakarsın. Evinin içinde unutup da hatırladığın şeylere, kitaplara, resimlere, objelere, ve daha önce hiç görmemiş olduğun detaylara. Eğer evden dışarı açılırsa köşen, örneğin balkonunun köşesine kondurduğun bir kanapenin ucunda oturuyorsan sessizce, o zaman genişler penceren. Ufuklara kadar giden bir yaşam akışının içinden, önce başlarsın bakmaya yakınındakilere, örneğin hepsi ayrı bir karakter olan kedilerinin hallerine. Sonra kayar gözlerin uzaklara, ağaçlara ve bitkilere, kan gibi akan otoban üstündeki trafiğe, dağlara ve kıyısındaki evlere, denize ve denizin ötes...