"Konuşuyoruz, konuşuyoruz ve hiç aklımıza getirmiyoruz ki, sözcüklerin gerçekten var olmak için dinleyişle beslenmeleri gerekir." Susanna Tamaro'nun bu cümlesini okuduktan sonra, "susmanın" ve "dinlemenin", gündelik hayatın bizi içine çeken "zamansızlığını" aşmak olduğunu hissettim. Yaşamak, kendimize, sevdiklerimize ve susmaya zaman ayırmaktı. Belki de sadece gün batımına bakarak, bir ağacın yapraklarında kaybolarak, bisikletimizle giderken bizi okşayan rüzgarı selamlıyarak, ya da yanımızdan geçen bir çocuğunu başını okşayarak "kaybettiğimizi" sandığımız ama aslında kazandığımız anlardı yaşam... "Zamanı anlayabilmek için, onun en derin manasını kavrayabilmek için, onu yorumlamak yerine, ondan sıyrılmayı bilmek gerekir", diyor Tamaro. Bu güzel şehre yerleşeli tam bir yıl oldu ve ben bugün yeniden başladım. İlk kez gelmiş gibi bu şehre, yeniden soluyorum onun hem sakin hem hareketli enerjisini. Yanımda bana rehberlik ...