Şirince 14.04.2013 saat 07.00 Gözlerimi kapatınca içimde duru, engin ve dingin bir boşluk beni içine çekiyor. Güllü konaklarının, sessizliğe, sabaha, yeşil tepelere ve eski evlere bakan terasından, uyanan günün sesi nefesimle birlikte içime işliyor. Düşüncelerim sanki hiç titreşmiyor. Sanki içimde hiçbir düşünce yok. Çoğunluk uykuda. Zeliş odasında meditasyonda. Ben ise tüm bunların hepsinin üzerinde, içinde, dışında ya da özünde oturmuşum. Kuş seslerine, uzaktan haykıran bir eşşeğin sesi karışıyor. Bir köpek de ansızın ritmik bir tezarühata geçiyor. Kimbilir kime kızıyor, ya da selam ediyor. Sonunda en sevdiğim kuguk kuşu çıkıyor sahneye. Bir saat önce bahçeye ilk çıktığımda onun sesi vardı, yine o tamamlıyor herşeyi, içimdeki çemberi. Sen durdukça hayat sana geliyor. Sadece dur ve izle. Dur ve gelmesine izin ver. Dur ve gözlemle. Hayatın içinden geçişini ve seni dönüştürmesini, bir ırmak gibi...