Beneath the restless complexity of our lives breathes a creative being -- the artist in all of us. Spirit guides can show the way past our earthbound limits to creative expression.
Herşey ne hızlı değişiyor. Artık mevsimler birbirini kovalamıyor. Bir gün sonbaharı bekleyeceğim kimin aklına gelir di? Ve bugün, yılın son ayına yaklaşırken, beklediğim sonbahar az da olsa uğradı bahçeme. Gümbür gümbür bir yağmur ve düştüğü anda toprağa yayılan kokusu ile. Hiç bu kadar kurak olmamıştı İzmir. Bu yüzden çoşku ve aşkla karşılandı. Günlerce yağsın istediğim, içimi sakinleştiren, ve beni kendime döndüren yağmuru izlerken, sarı gagalı siyah bir kuşla göz göze geldik ve bakıştık ansızlıkta. Tüylerinde parlayan yağmur damlaları ve siyahlığın içinde gözalan sapsarı minik gagası ile, bir kaç dakikalığına hareketesiz kaldı ve sonra kendi yoluna doğru adım attı. Ben ise merakla google'a sarıldım ve aradığım kuşun "karatavuk" olduğunu öğrendim. Memnun oldum tanıştığımıza. Yine karşılaşmak umuduyla....belki başka bir sonbahar yağmurunda...
Uzak diyarlardan masallar getirir rüzgar. Hiç tanımadığın, bilmediğin insanlara dokunup gelmiştir buraya. Onların tenlerini bana aktarır adeta. Yüzlerini hiç görmesem de, isimlerini hiç bilmesem de, benden önce onlara dokunmuştur. Benden sonra, başkalarına. Belki de bu yüzden çok severim rüzgarı. Varoluşla bağımı tensel olarak koruduğu için. Yine de, sadece tenime değil, tüm duyularıma dokunur rüzgar. Hiç göremeyeceğim diyarlardan kokular getirir bana. Hafızamda görüntüye dönüşen anıları canlandırır bir dokunuşla. Bir de sesi vardır ki, tüm mırıldanmaları, haykırışları, kahkahaları ve kimsenin duymadığı o sonsuz iç sesleri; yani var oluşun yaratımda olduğu tüm o anları, içinde biriktirip fısıldar tüm dünyaya. Tam bir gezgindir rüzgar. Heybesinde hep bir önce geçtiği yerlerin hediyelerini barındıran. Gördüklerini, duyduklarını, kokladıklarını, tattıklarını ve tüm bildiklerini başka
Büyülü ve hızlı geçen bir 25 Temmuz'un ardından balayı için seçtiğimiz Karadeniz yaylaları, bize yepyeni bir dünyanın kapılarını açtı...Doğayı ölesiye seven bizler için sanki "Cennet" gezegenine yapılan sonsuz bir yolculuktu Karadeniz yolculuğumuz. O kadar çok güzel "an" vardı ki, aralarından seçip sizlerle paylaşmak biraz zor oldu:) Sevgili Hasan'ın bizim için tasarladığı t-shirtlerimizle yola koyulduk ve ilk durağımız olan Trabzon Teknik Üniversitesinin dinlenme tesislerindeki müthiş bitki örtüsüne hayran kaldık. Bir gece konakladığımız bu bakımlı tesisten ayrılırken, bizleri bekleyen muhteşem doğanın sadece başlangıcını görebilmiştik. Araba kiralayarak ikinci durağımız olan Sümela Manastırına doğru yola koyulduk. Bir süre sonra araba yolu tükendi, biz de eski rahip ve rahibelerin yolundan manastırın kurulu olduğu kayalığa doğru yayan tırmanışa geçtik. Yolda giderken bizi bekleyen sürprizleri de es geçmedik. Kayaların içindeki heybetli man
Yorumlar