Bir an













Dolu dolu yaşandıkça hayat, hafızamızda hatırlanmayı bekleyen, ama hep unutulan izler birikir. O izlerin bir kısmını, birkaç fotoğraf karesi canlandırır bazen. Ve ansızın, andan arta kalanlar titreştirir içimizi yeniden. Sadece acılarını hatırlamayı seçenler, bu kareler olmadan anımsayamazlar, anın içinde tümüyle eridikleri o eşşiz zamanları...
Uzun bir yürüyüşün ardından, ağaçların, toprağın ve taşların, rüzgarını içimize soluduk yeniden. Kaçamak bir gökkuşağının annesi, yağmur, selamladı bizi en tepeden. Hayatın ta kendisiydi tırmanış ve ardında, yeni bir dünyanın kapısı açıldı yorgunluğa yenik düşmeyenlere. Sessizlik belki de fazlaydı, doğayla bütünleşenlere. Dünya ayaklarımızın altında küçülürken, kalbimiz hızla atarak büyüdü sonsuzluğa. Son nefesimizi bir uçurumun kenarında salıverdik bulutlara. Ufuk çizgisinin yanında, ufaldıkça ufaldık, bir toz zerresi oluverdik bir anda.
Bir "an" dı yaşamı hissetmek. Bir "an" dı, küçülürken büyümek, enginlik olmak. Bir "an" dı bulutların üzerimize bıraktıkları ıslak dokunuş. Bir "an" dı güneşin yeniden gülümseyişi. Bir "an" dı düşüncelere izin vermeyen soluksuzluk. Bir "an" dı dünya, evren ve benliğin birliği. Tek bir "an"dı VAR olmak. Özgürce, bütün ve tek, sonsuza dek...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
joli. j'espère que tout se passe bien pour toi. bonne continuation quoi qu'il en soit.

scott

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarı Gagalı Siyah Kuş

Fu (Japonca Rüzgar)

Karadeniz, Yente Yaylası ve diğerleri...