değişmek
değişmek nedir?
insan kendini değiştirmeli midir, yoksa olduğu gibi kabul etmeli midir?
doğru ve yalnış yoksa, insan kendinin her halini deneyimlemek için buradaysa,
neden bazı şeyleri tekrar tekrar yaşar? neden bazılarını yaşamaz?
insan ne öğrenmek için buradadır? birşey öğrenmesi gerekli midir?
bugün bazı öğrencilerim bu soruları sordu bana...
herkesin cevabı kendi içinde...benimkisi ise şu an fırında...
insan kendini değiştirmeli midir, yoksa olduğu gibi kabul etmeli midir?
doğru ve yalnış yoksa, insan kendinin her halini deneyimlemek için buradaysa,
neden bazı şeyleri tekrar tekrar yaşar? neden bazılarını yaşamaz?
insan ne öğrenmek için buradadır? birşey öğrenmesi gerekli midir?
bugün bazı öğrencilerim bu soruları sordu bana...
herkesin cevabı kendi içinde...benimkisi ise şu an fırında...
Yorumlar
Ona ulaşma yolunda kendinin farklı hallerini deneyimler. Çünkü birey olarak tek değiliz, benciklerden oluşuruz. ama bunların bir efendisi olmalıdır. Ona ulaşmaya çalışırız farkında olarak ya da olmadan.Primer amaç öğrenmek olmamakla beraber, bu deneyimleme yolunda birşey yada birşeyler öğrenizirz ama ana amaç bu değil bence, sonuç.
Gerçek benliğe efendiye yaklaştıkça tekrarlanan boğucu döngülerin azaldığını farkederiz. Hala aynı döngüyü yaşıyorsak, bakış açımızla ilgili bir sıkıntımız vardır. elebtte doğru ve yanlış diye birşey yok, herkesin kendine spesifik doğruları ve yanlışları var: doğrular onun huzurlu ve içsel bütünlükte yaşamasına sağlarken, yanlışlar onun hep çekişmede, sarkacın ucunda, döngüsel bir kaosta kalmasına neden olanlardır.
Primer olarak artık ben kendimi değiştireyim diye yola çıkılmaz ve sanırım çıkılsada hüsranla sonuçlanır.
Ama bu halleri deneyimlemeler sonucunda, değiştiğimizi farkederiz. Sanki farklı bir frekansa geçmişcesine şeyleri daha farklı gördüğümüz için yaklaşımlarımız farklı olur, yaklaşımlarımız başkalaştıkça, karşı yaklaşımlarda paralel olarak değişir.
çok güzel sorular bunlar, böyle öğrenciler, ve öğreticilerin varlığını bilmek içimi huzurla doldurdu.
Umarım yazına bol yorum olur. cevapları yorumları senin fikrini dört gözle bekliyor olacağım.
huzurla kalman dileği ile.
ne güzel akıtmışsın içindeki ışığı..
gönlüne sağlık, paylaşımın için sonsuz teşekkürler..
Dediklerine katılıyorum ben de...
İnsanın deneyimleri her şekilde olsa da, onun varlığına uygun olan sanırım huzur, sevinç, çoşku ve neşe halleridir. Bu hallerden uzaklaştığında, asıl benliğinden uzaklaşır. Buradaki riskli nokta, bu istemediği hallere düşmemek için kişinin kendini tümüyle kabul etmemesi, her hali deneyimlemesine izin vermemesidir.Bence insan, içindeki tüm "ben"leri, yargısız, koşulsuz, kabul etmelidir önce. Ancak bu kabulden sonra değişim süreci başlar ve değişim zorla olmaz, kurallarla olmaz, olması gerektiği zaman olur, sessizce..
Bu konuda paylaşılacak ne çok şey var, benimki sadece suya atılmış bir taş oldu, suyun halkalarını izleyebilmek için...
sevgimle...
gel kimse gelmese bile biz paylaşmaya devam edelim.
Her gün bize yeniden doğmamız için fırsat veriyor ama biz ölmekten korktuğumuz için bu yeni doğumu erteledikçe erteliyoruz çoğu zaman..hayatın akışındaki olaylar ve öz benliğimiz bizi dürtüyor neyseki...ne kadar yorucu gelse de bu dürtüler hala bir umut olduğunun işareti...
sevgiyle...
şunu söyleyeblirim ki; dışta herşey değişir,daima değişiyor, ama içte hiçbir şey değişmez, o bir ve tektir..
kendini sevmek kendini kabullenmek lafları varya dile pelesenk olan,orada da sen bişi yapmıyosun, seni seven sen değilsin, orada kendini seven, kabullenen sadece SEN varsın,bilirsin bunu,hissedersin, seni seven SENsin ve hamd edersin, böyle olunca O'nu da sevensin, çünkü SEN O'sun..
tümüyle bunu hatırlamak için bu oyun, zihin kendini O'ndan ayrı düşünüyor ve kendini burada dünyada efendi sanıyor,oysa sessizlikte zihni zihninle gözlediğinde yani meditasyonla, daha büyük daha derin bir AKIL/ZİHİNle karşılaşıyorsun ve O'na yakınlığını, zaten O'nun içinde olduğunu zihninle anladığında sakinleşiyorsun, önemli olan zihnin bunu anlaması, hatırlaması sanırım..
çook sevgimlee:)
http://emicron.blogspot.com