Zaman

Derse girmeme yarım saat kala, uğrayasım geldi bloğuma. Hava güneşli ama serin tıpkı değişen ruh hallerim gibi. Yine de epeydir içimde sabit olan bir düşünce/his/biliş var. Hayatın beni sürüklemesine ne kadar izin vermeliyim sorusu bu. Bu sabah okuldaki aheste asansörün içindeki aynada kendime baktığımda yankılanan bir soru. Bu kadar koşuşturma, bu kadar fazla aktiviteye bölünme neden? Nedir kovaladığım, tatmin olmadığım, yetinmediğim? Nedir bana dar gelen, ya da kaçırmaktan korktuğum? Neden işimin ve uğraşlarımın beni bölüp parçalamasına izin veriyorum?

Sevmediğimden değil, çok seviyorum işimi, öğrencilerimi, iş arkadaşlarımı, çalıştığım ortamı, hobilerimi, ama neden bu kadar çok şeyi aynı anda yaparken buluyorum kendimi? Neden ajandamda her sayfa dolup taşıyor, neden bir ajandam var? Yaptıklarım çok mu vazgeçilmez? Neden daha fazla yerine, daha az olmasın hayatım? Az ve öz, sindire sindire yaşamak istiyorum herşeyi. O aktiviteden bu aktiviteye, o kurstan bu kursa, o işten bu işe koşturmak yerine, durup, sadece bir iş/tutku/uğraş ile uğraşıp onunla mutlu olmak nasıl oldurdu? Tıpkı eski çağlarda olduğu gibi, usta çırak ilişkisinde olduğu gibi, o gün sadece bir uğraşta derinleşsem, yüzeyde dolanmak yerine, bir şeyden diğerine atlamak yerine, tek bir şeyin derinine insem, tek bir şeyin ustası olsam, ama başka hiçbirşey bilmesem/yapmasam nasıl olurdu? Günümüz yaşantısında buna olanak var mı?

Kaz dağlarında misafir olduğumuz evin sahibi hanımın sözleri geliyor aklıma: "Herkes dünyasını büyütmek derdinde, ama buraya dünyasını küçültmek isteyenler gelip yerleşebilir ancak" demişti. Eşimle çok düşünmüştük bunu, yapabilir miydik böyle bir küçültmeyi? Hayatımıza doldurduğumuz onca şeyden, ki buna arkadaşlar da dahil, vazgeçebilir miydik? Bilmiyoruz. Ve sanırım denemeden de bilemeyiz.

Ama bugün bunları buraya yazıyorsam vardır bir hikmeti. İçimdeki kase dolup taşmaya başlamış demek ki. Bir iç sinyal bana yavaşlamamı fısıldıyor belli ki:) Birazdan anlatacağım dersin konusunun "Zamanı betimlemek" olması da ilginç tabi:) Resmedince zamanı, akışı, hareketi; dondurunca akıp giden yaşamın içini, durup gözlemlemeyi öğreniyoruz belki...

Sevgiyle güzel bir gün diler, içimdeki kızılderili...

Yorumlar

guguk kuşu dedi ki…
bugün tekrar tekrar okuyacağım bu yazıyı. şimdi zamanı durdurup, işimden kopup, spora gidiyorum. dönüşte yeniden okuyacağım. sevgiyle
imroz dedi ki…
ellerine yüreğine sağlık sevgili Fulya,Kaz dağlarındaki teyzenin elini öpüp, ağzına sağlık be teyzecim demek istiyorum sadece şu anda :)
Sevgiler..
Fuliyama dedi ki…
Uğradığınız için ben teşekkür ederim dostlar!
Haaaaa... on court, on ne veut rien perdre, pas une seule minute... comme si le sol de notre vie devait être totalement recouvert de tapis encombrés de motifs multicolores. La peur du vide ?
Le vide, le silence, le repos, le temps passé à lire un livre, à faire une sieste, écouter de la musique en buvant un thé fumant... est-ce du temps perdu, est-ce le temps agréable ?
On aime remplir chaque moment de choses agréables ; le repos en fait-il aussi partie ? Je dirais, oui oui oui !! ^^'
Alors, bonne soirée à vous deux !! :-)
iaaaaa ! isim yoktu, bu saatte, agaçtan siyah bir kediyi indirdim ! Gerçi agaç yüksesk degildi ve scott bana merdiveni getirmisti ama genede, bu saatte, bu cins tüylü bir miaaaaaaav_layan bir yaratikla karsilasmayi düsünmemistim :-)
neyse, kolumun üzerinden yürüyerek, gitti, kedi ! yani, merdiven'i, karanlikta, agaca dayamak, 15 dakika, kedicigin asaga inmesi ise 4.5 saniye aldi ! ;-)

ps : reign over me diye bir fimi görmüsmüydün ? videosunu demin seyrettik. http://www.allocine.fr/film/fichefilm_gen_cfilm=109278.html

öptüm, kedi !! ^^'
Fuliyama dedi ki…
Kediiii! Demek seni de kediler buluyor sürekli:) Bu ailevi bir kod olmalı:) Bahsettiğin filmi izlemedim ama sen önerirsin de ben bakmaz mıyım hiç!:) Hem de dinlenmek, kendime vakit ayırmak ve sakinleşmek için izleyeceğim:) Özledim ve öptüm!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarı Gagalı Siyah Kuş

Fu (Japonca Rüzgar)

Karadeniz, Yente Yaylası ve diğerleri...