Bir Yıl Sonra...


Bir yıl geçti. Pandeminin içinde, dönebilen, kendi içine döndü. Hayat önce yavaşladı. Sonra durdu. Böylece, korkular yüzeye çıktı."Beni gör artık!" diye böğürdüler. Ama görmek yetmiyordu. Onları anlamak, kabul etmek, ve varlıklarıyla yaşamayı öğrenmek gerekiyordu. Ne de olsa bütünün parçasıydılar. Işığın, gölge tarafıydılar. Artının eksi kutbuydular. Gündüzün gecesiydiler. Güneşin ayı idiler. Ama sonsuz bir zamandan beri, "öteye" itildiydiler. Lanetliydiler. Görünmezdiler. Pandemi, onların tekrar ışığa, güne, aydınlığa, görünürlüğe çıkmalarına vesile oldu. Çok uzun zamandan beri bekliyorlardı bu anı. Ve çok öfkeliydiler. Bu yüzden, gün yüzüne çıkarken, yaralı bir panter gibi saldırgan ve güçlüydüler. Önce eğilmek gerekecekti onların bu gücünün önünde, saygı ile. Saldırganlıklarına alan açmak da gerekliydi gün yüzünde. Kolay olduğunu kimse söylemeyecekti. Ama başka seçenek de yok gibiydi. Yap hep ya hiç zamanıydı. Alan açmak, şefkatin ilk göstergesiydi. Kucak açmaktı. Kendi karanlığına. Ve bunu sadece bir kişi yapmalıydı. Karanlığın sahibi. Onu sahiplenmeliydi. Çünkü onu ışığa taşıyacak, tek yol bu idi.

Fu

Bir yıl oldu buraya uğramayalı. Zamanı bu zamanmış demek.
Sevgiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarı Gagalı Siyah Kuş

Fu (Japonca Rüzgar)

Metaevrene Doğru Son Sürat Giden Bir Dünyaya İtiraflar