Fu (Japonca Rüzgar)

                                                                                                          
Uzak diyarlardan masallar getirir rüzgar. Hiç tanımadığın, bilmediğin insanlara dokunup gelmiştir buraya. Onların tenlerini bana aktarır adeta. Yüzlerini hiç görmesem de, isimlerini hiç bilmesem de, benden önce onlara dokunmuştur. Benden sonra, başkalarına. Belki de bu yüzden çok severim rüzgarı. Varoluşla bağımı tensel olarak koruduğu için. Yine de, sadece tenime değil, tüm duyularıma dokunur rüzgar. Hiç göremeyeceğim diyarlardan kokular getirir bana. Hafızamda görüntüye dönüşen anıları canlandırır bir dokunuşla. Bir de sesi vardır ki, tüm mırıldanmaları, haykırışları, kahkahaları ve kimsenin duymadığı o sonsuz iç sesleri; yani var oluşun yaratımda olduğu tüm o anları, içinde biriktirip fısıldar tüm dünyaya. Tam bir gezgindir rüzgar. Heybesinde hep bir önce geçtiği yerlerin hediyelerini barındıran. Gördüklerini, duyduklarını, kokladıklarını, tattıklarını ve tüm bildiklerini başkalarıyla paylaşan. Hiç durmadan dinlenmeden akmaya devam eder. Dermanı, bu akışın kendisidir. Çünkü hiçbir  tortu, yosun ve kısırdöngü barındırmaz bünyesinde. Akarken dönüşür, gelişir ve büyür. Ve kimi zaman dönüştürür tüm yaşamı. Kimi zaman ise, şefkatle okşarken başını, tatlı bir huzur barındırır içinde. Kendine has dansıyla, dalga dalga, ilmek ilmek dokur yer yüzündeki hayatı ve tüm varoluşu, birbirine. 

İçimdeki Fu'ya.....

Çizim: Fu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarı Gagalı Siyah Kuş

Karadeniz, Yente Yaylası ve diğerleri...

Sevgi