Gece 12.11 olmadan, yatağımda uykuya geçerken anlamlandıramadığım hisler ve ürpertiler sardı içimi...sanki birisi kafamı okuşuyor, düşüncelerim uyuşuyordu...her zamanki gibi korkusuz olamadım ve ışığı yakıp hislerden kurtulmaya çalıştım...sonra derin bir uyuya dalmışım..sabah uyandığımda başucu lambam hala yanıyordu...korkularımın üstüne bu sefer de gidememiştim... kendimi olanlara bu sefer de bırakamamıştım ..neden korkuyordum bu kadar...korkunun kaynağı neydi...neye güvenmiyordum..yok olmak mı rahatsız ediyordu beni? Cevap olabilecek bir alıntı karşıladı beni sabah maillerimde... We are afraid to die. To end the fear of death we must come into contact with death, not with the image which thought has created about death, but we must actually feel the state. Otherwise there is no end to fear, because the word death creates fear, and we don't even want to talk about it. Being healthy, normal, with the capacity to reason clearly, to think objectively, to observe, is it possible for u...
Yorumlar
ona baska bir araba carpmadan onu son yolculuguna goturecek bir cift eli beklemisti,sicak sevgi dolu eli,ve ardinda onu ruzgrali tepeye goturecek 4 yoldasi..
belki bugun izmirden uzak o uzak koya gitmemizin nedeni sadece tatli serce kusuydu..ona son yolculuguna ugurlamak..
gozlerim su anda dolu..
serce kusu anisina..
bilge
Bir araya geldik denizin sevildiğini hissedişinde. Bir araya geldik sonsuzluğu duyarcasına. Dinledik içimizi, göz göze kurduk düşlerimizi. Bir araya geldik baktık uzaklara. Gülümsemelerimizi birbirimize verdik. Bir köpeğin başını okşadık. Ana güzel bir yansıma bıraktı gök. Yine görüşürüz dedi kalbimiz. Suskunluğumuz arabamıza binerken hayranlığımıza kapıları açtı. Yol aldı dönüşümüz. Bir gece olacaktık birlikte günün birinde. Kardeşliğimize söz verdik. Güzel bir gündü diye kapandı gözlerimiz. Teşekkür ettik birbirimize. Dağıldık pencerelerimize. Kayaları denizle baş başa bıraktık. Bizi beklediklerini biliyoruz. Hayat ne güzel gecenin içinde.
Bugün küçük bir kuş ölmüştü avuçlarımızda. Onu rüzgarın şarkısına gömmüştük. Yumuşacıktı tüyleri. Ölüm onu yüreklerimize yakınlaştırmıştı. Esintinin araladığı kanatçıklarında hissettik renklerinin sıcaklığını. Uçmak miras kalmıştı yokluğuna. Sanki gök avuçlarımızdaydı. Gözlerimiz doldu yaşamın uğurlanışında. Küçücük bedeninden geçti şehirler. Başını yasladı geceme. Bir dua salıverdim sevgiyle göklere.